Tweet..Tweet..

22 Nisan 2012 Pazar

Yaz gelsin istiyorum!..













Ahh ahh! Zaman ne kadar çabuk geçiyor. Daha dün liseye yeni başlamış, yeni arkadaşlar edinmiş, ilkokulda okul birincisi olmama rağmen lisede 75 puana razı oluyordum.. :) Ama görüyorum ki okulun bitmesine şimdi 30 iş günü falan kalmış (günleri de sayıyorum.. artık okuldan sıkılmış ve yaz tatilinin gelmesini bekleyenlerdenim :) ) ve bizim sınavlar son sürat devam ediyor. İlk dönemde inek damgası bile yemiştim ama buna değmişti çünkü notlarım bayağı iyiydi. İkinci dönemde bir boşluk vardı sanki içimde.. Yeni arayışlar peşindeydim.. Arkadaşlarımdan bazılarına yaklaşıyor bazılarından da uzaklaşıyordum artık. Sınıftakiler ayrı bir dünyadaydı sanki, ya da ben onlara çok uzaktım. İngilizcecinin çektirdiği kurada değişmişti bütün dünyam. En arka sıraya geçmiştim en önlerden.. 15. sıra çıkmıştı çünkü :( sıra arkadaşım okuldaki en iyi dostumdu. Ona çektirmiştim kurayı ve o da "bak arka sıraları çekersem sinirlenmek yok, ben çok şanssızımdır çünkü" demişti. Ben de "Ne var ki sanki.. En arka sıra da çıkmaz ya.." demiştim. Demez olaydım.. :D Bütün bir dönemi hocaya yalvararak geçirdik; "hocam n'olur yerimizi değiştirin!!".. Ama ikinci döneme kadar hiç değiştirmedi.. Biz de tabi o sırada alışmıştık yerimize.. Sınıfta hiç konuşmayan gülmeyen o cici kızlar gitmiş yerine her şeye gülen her an kopabilecek nitelikte kafa kızlar gelmişti. Sıra arkadaşım T. ile aramızda paylaşabileceğimiz çok konu olduğunu fark ettik bu sırada. Meğer ders konusu dışına çıkınca ne kadar da konuşulacak konu varmış. Hatta coğrafya dersinin son derse gelmesi ayrı bi güzellik oluyordu bizim için. Kendi kendimize komik şeyler bulup gülüyorduk. En arkada olduğumuz için sınıftan soyutlanmıştık. Arkamızda oturan arkadaşlarımızla çok iyi anlaşıyorduk ilk zamanlar ama onlar da gidince kendi başımıza kalmıştık.Ama zaman ilerledikçe açılıyorduk artık. Sanki biraz daha büyümüştük sadece 1 dönem içinde.. :D 
ve sonra beklenen oldu ve yerimiz değiştirildi. Zurnanın zırt dediği yer gibi bi de en öne oturduk. Fazla konuşup gülüşemiyorduk konuşamıyorduk ama teneffüsler güzel geçiyordu. Sıra arkadaşımın gelmediği günler dışında gayet eğlenceliydi günlerim. Sınav notlarımı düşük bulan ailemin izinlerimi kısıtlama yoluna gitmesi de ayrı bi sıkıntıydı tabi.. Ama yine de mutluyum. :)








İşte benim bu yılım böyleydi.. Sınavlarla stresle sevinçle üzüntüyle geçen bir yıl.. Aslında çok şey kazanmıştım bu kısacık dönemde. Aynı zamanda çok da yorulmuştum. İşte bu yüzden yaz tatilinin gelmesine gün sayıyorum.. Deniz kum güneş.. :) Bu kelimeleri duymak bile güzel.. :D 



                                             AMA HAYAT YİNE DE YAŞAMAYA VE YAŞANMAYA DEĞER...
                                                                                                    XOXO-CH





28 Ağustos 2011 Pazar

Çatlayan Ojeler Çok Moda... (Sevgili P.ye)

Yeniden merhaba.. Epey uzun bir aradan sonra yine blogdayım =)


Bu aralar herkesin blogunda çatlayan ojeleri görüyorum. Zet Fashion'un blogunda da videolu anlatımı vardı.



Inglot çatlayan oje from zetfashion on Vimeo.


 Gerçekten o ojenin nasıl çatladığını çok merak ediyordum ve görmüş oldum. Youtube'da da araştırma yaptım ve böyle bir videoyla karşılaştım.


(Bu video sevgili P. 'ye =))







Bu da çatlayan oje resimleri.. Sanırım her oje markası çıkarmış bi' çatlayan oje =)




                                                



14 Ağustos 2011 Pazar

Misafirlik



Ben küçüklüğümden beri misafirliğe gitmekten pek haz almam. Oralarda benim yaşıtlarım olsa bile öncelikle biraz çekinirim. Sonra laf lafı açar ve misafirlik eğlenceye döner :) Ben bunu severim işte. Ama benden yaşça büyük insanların sohbeti beni biraz sıkar. Bir de canın sıkıldığında misafirlikte televizyon izleyemezsen o sıra başlarım saat tutmaya; ha gittik ha gideceğiz diye. Gittiğin evde bir de yemek faslı vardır. Yemeği ya çok doldururlar ya da çok açsındır ama onlar bunu bilmez az doldururlar :)) Küçüklüğümde yemek yiyorsak misafirlikte etrafımda bakınırım; kim nasıl yiyor çatalı bıçağı nasıl tutuyor. :) Yemekten kalkarsın bir de lavabo faslı vardır. Lavabo nerede?? :) Neyse en son aklanma paklanma faslı da biter. Çay kısmı başlar. Çay içilir. Çocuklar çocuk odasında oynamalıdır çünkü çay üstlerine dökülebilir. Çaylar tazelenir falan filan...  En sonunda meyveler gelir; artık anlarım ki kalkma vakti yaklaşıyor. Meyveler de yenir ve kalkılır. Zaten bir de kapı önü muhabbeti vardır. Ayy tanrım bitmek bilmez :))


Zaten  Türk insanı misafirperverdir. Her evde misafir odası vardır. Ben hala anlamış değilim.. Anneannemlerde  bir oturma odası bir de kocaman bir salon var. Ben oturma odasına televizyonlu oda derim. :) Anneannemlerin salonu zaten bayramdan bayrama açılır diyebilirim bir de günlerde :)) Bizim evde bir salon var ama çok büyük değil. Babam der zaten "Ben hayatta oturma odasında oturmam. Gelirim salonda otururum. :)"


Biliyorum bu aralar blogu boşladım. Ama gerçekten yazacak şeyler bulamadım.. :)

Tekrar görüşmek üzere...

19 Temmuz 2011 Salı

TATİL ZAMANI




Yeniden merhabalar arkadaşlar... Evet, tatil zamanı geldi. 1-2 hafta bloguma ara vereceğim ama belki gideceğim yerde de fırsat buldukça yazarım...


Tatile çıkacak herkese İYİ TATİLLER..


If you follow me, click here :)